Gün geçmiyor ki yeni bir garipliğim daha ortaya çıkmasın. Geçen gittiğim davette ortam cidden efsaneydi. Görüntüm ortama uygun ama
(#4495578) burada saydıklarımdan da anlaşıldığı üzere ruhum çok başka alemlere ait. Kocaman tarihi bir konakta büyük salonda yemek yenecek. Düşünün nasıl bir ortamsa gayet de oturduğumuz yerde yiyip içebilecekken, yemek bir salonda içecekler başka bir salonda, sohbetler çok başka bir salonda, yalnız kalmak isteyenler onlarca yatak odasından birine geçebiliyor(bunu ben salladım ama gerçekse de şaşırmam). Neredeyse bir wc de sıçıp başka bir wc ye küçüğü salmaya gideceğiz böyle saçma bir seremoni. Neyse geçtik yemeğe, uzuu...uun bir masa ve baştan sona adını asla bilmediğim ama biliyormuş ve her gün yiyormuş gibi yaptığım yemelik şeyler. Her şey yolunda gidiyor. Bir iki bir şey aldım tabağıma atıştırdım ana yemeği bekliyorum. Sonunda ana yemek geldi kuzu etinden (en sevdiğim hayvandır kendisi) adını bilmediğim ama aşık olabileceğim bir yemek. Şimdi bir tabak geldi ama nasıl bir yemekse birazı pişiyor sıcak getiriliyor ikinci part olarak da diğer yarısı geliyor garip bir şey. Ben ikinci partı da yedim bekliyorum. Masadakiler sohbet ediyor ama hiçbiri umurumda değil kuzuyla aşk yaşamakla meşguldüm o ara. Sonra kalantor bir beyefendi bana dedi ki "üçüncü geldi mi". Şimdi Allah Muhammed aşkına siz olsanız ne anlarsınız ben de tabii ki kuzudan bahsettiğini sandım ve salak salak "yoo gelmesi mi gerekiyordu" dedim etrafa bakındım hizmet elemanlarını kolluyorum. Sonra adam "nasıl gelmez" falan söylenmeye başladı. Karşımdaki kişi de "dosyayı teslim ettik ya" deyince mevzunun kuzuyla alakası olmadığını anlayabildim sonunda. Ya böyle bir sofrada aşktan başınızın döneceği yemekler varken nasıl oluyor da işten güçten bahsedebiliyorsunuz anlamıyorum. Ben hala o kuzuyu düşünüyorum. Servis tabağındaki o sosun üstünde nazlı nazlı yatışını hala unutamıyorum.